Donanmacı Mah. 1728 Sok. Murat Apt. No:23 K:3 D:6 Karşıyaka / İZMİR
0 232 371 10 11 - 0 232 371 55 47
info@doracevre.com

DORA Çevre'nin Genel Müdürü Yunus Emre Sayar

DORA Çevre'nin Genel Müdürü Yunus Emre Sayar: "İleri Biyolojik Sistemler Birçok Açıdan Avantajlı"

Koku giderim ve gaz arıtım sistemleri üzerine faaliyetler yürüten DORA Çevre’nin Genel Müdürü Yunus Emre Sayar, sektördeki çalışmalarına yönelik dergimize açıklamalarda bulundu. İleri biyolojik sistemlerin, konvensiyonel sistemlere göre birçok avantajı olduğunu dile getiren Sayar, kamu ihale şartnamelerinde kullanılacak arıtım tekniklerinin belirlenmesiyle yeni sistemlerin yaygınlaşabileceğini söyledi.

FİRMANIZDAN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?

DORA Çevre’nin kökeni ve firma kültürü 1999 yılına dayanmakta olup, 2008 yılında koku giderim ve gaz arıtım sorunlarına tesis bazında bilimsel, kaliteli, güvenilir ve uygun maliyetli çözüm
sunmak amacıyla kurulmuştur.10. yılımızda ilk kurulduğumuz gün olduğu gibi ana faaliyet alanımız koku giderim sistemleridir. Ürün gamımızda başta biyolojik, kimyasal, kuru tip, plazma ve ileri biyolojik koku giderim sistemleri olmak üzere, birçok farklı teknikte sistem bulunmaktadır. Endüstriyel tesislerdeki emisyonlar için de gaz arıtım sistemleri sunuyoruz, örneğin CS2 gibi zehirli, zararlı kirleticileri biyolojik olarak giderebilmekteyiz. Kanalizasyon hattındaki bir menholden başlayarak terfi ve atıksu arıtma tesisleri için koku sorununa çözüm olarak kapama, borulama ve koku giderim sistemi gibi tüm bileşenlerini ayrı ayrı veya tamamını anahtar teslim yapabilmekteyiz.

ATIKSU ARITMA TESİSLERİ VE TERFİLERE YÖNELİK NE GİBİ HİZMETLERİNİZ BULUNUYOR?

Koku sorunu olan tesislerde koku giderim ihtiyaçları için isteyen her kuruma eğitim, sunum, fizibilite, “Net bugünkü değer analizi” gibi çalışmalar yapmaktayız. Burada bizi diğerlerinden ayıran temel özellik, kullanılabilecek farklı koku giderim sistemlerinin imalat ve işletmesine dair deneyimimiz ve tüm olası sistemlerin hem ilk yatırım hem de sarf, elektrik, bakım vb. işletme maliyetlerine hakim olmamızdır. Bizim yaklaşımımız, ilk aşamada tesisin kendi karakteristiğini anlamak ve buna göre teknik olasılıklar arasında gerekli arıtım hedefini sağlayacak sistemleri ve bu sistemlerin avantaj ve dezavantajlarını belirlemektir. İkinci aşamada ise, ilk yatırım maliyeti ve işletme maliyetinin yıllık faiz ve tüm olası harcamalar göz önünde tutularak hesaplandığı “Net bugünkü değer” (NPV) analizi taslağı sunmaktayız. Bu analizi karar verici kendi şartlarına göre revize ederek, kendi tesisine dair teknik ve ticari olasılıkları net bir biçimde görebilmektedir.

BAHSETTİĞİNİZ “NET BUGÜNKÜ DEĞER ANALIZI”NIN FAYDASI NEDİR?

Bilindiği gibi bu analiz aslında tüm yatırımlarda yapılabilmektedir. Bizim konumuz açısından değerlendirirsek, ülkemizde bir gün içinde toplamda arıtılması gereken gaz ve kirlilik yükü bulunuyor. Bir arıtma tesisi veya terfi merkezinde koku giderimi için harcanan kimyasal sarfı, parça değişimi, işçilik veya elektriğin toplam maliyeti, arıtma tesisindeki diğer giderlere kıyasla önemli olmayabilir, ancak bütün ülke bazında düşündüğünüzde, her gün ciddi bir kimyasal sarf, emek ve elektrik tüketimi söz konusudur. Özellikle ithalatı azaltmamız gereken bu günlerde, bir kısmı Türkiye’de üretilse de hammaddesi petrol bazlı olduğu için ithal sayılan ve her gün tonlarca kullanılan kimyasalların veya benzer ithal sarf malzemelerinin kullanımını büyük oranda ortadan kaldırabilmekteyiz. Elektrik tüketimini sistem bazında yarıdan fazla oranda azaltabilmekteyiz. Genelde elektrik tüketimi en az incelenen kalem olmasına rağmen, birçok durumda iki sistem arasındaki fark önemli seviyelerde olabiliyor. Örnek verecek olursak, 10 yıllık elektrik tüketimleri arasındaki fark ile diğer sistemin ilk yatırım maliyeti karşılanabiliyor. Sonuçta bu analizler sayesinde idareler, 10 veya 20 yıllık perspektiften her yıla tekabül eden ve kamu kaynakları ile yapılacak gerçek harcamaları görebilmektedirler. İlgili kurum kendi ihtiyaçlarına göre, olası seçimleri ve seçimin sonuçlarını baştan görebilmektedir.

KAHRAMANMARAŞ ATIKSU ARITMA TESISI’NDE HAYATA GEÇIRMIŞ OLDUĞUNUZUZ PROJENIN DETAYLARINDAN BAHSEDEBILIR MISINIZ?

Atıksu arıtma tesisi Kahramanmaraş şehrine bağlı tüm atıksuyun arıtılacağı 111.000 m3/gün kapasiteli modern bir tesis. Burada tüm giriş yapıları; terfi, ince ve kaba ızgara, ayrıca çamur yoğunlaştırma ve dengeleme tankları, çamur kurutma ve diğer çamur kaynaklı kokular, borular aracılığıyla toplanarak ileri biyolojik gaz arıtma sistemi ile giderilmektedir. Koku giderim sistemine dair CTP borulama, ilgili yapıların üstlerinin CTP ile kapatılması ve koku giderim sistemi tamamen kendi altyapımız ve ekibimiz tarafından anahtar teslim olarak yapılmıştır. 

TERFİ İSTASYONLARI İÇİN UYGULANAN İLERİ BİYOLOJİK KOKU GİDERİM SİSTEMİNİZİN, SEKTÖRDE YER ALAN DİĞER SİSTEMLERE GÖRE AVANTAJLARI NELERDİR?

Terfilerde genellikle temel sorun, koku sistemi kurulumu için terfide kullanılabilecek yerin kısıtlı olması ve işletecek elemanların sürekli tesiste bulunamaması, bazı şartlarda da etkinlik,
kimyasal, karbon değişim maliyetleri olmaktadır. Arıtmalarda ise konu daha çok işletme maliyetleri, işletme için eleman, zaman, bakım ihtiyacı ve etkinlik üzerinden değerlendirilebilir. Konvansiyonel tip biyolojik sistemler kapladığı alan nedeniyle genellikle terfilere uygun olmuyor, arıtma tesisinde de ciddi bir alan kaplayabiliyor. Kimyasal yıkayıcı sistemler ise; kimyasalların değişimi, iş güvenliği, sirkülasyon pompaları, dozaj pompaları vb. aşınan ekipman çokluğu ve bakımı gibi nedenlerle, daha sık işletme özeni gerektirmektedir. Kuru tip veya karbon sistemlerde ise, kirleticiler belirli bir seviyenin üstündeyse, birkaç yıllık karbon veya medya değişim maliyeti, kimyasal sistemlerde olduğu gibi neredeyse sistemin kendi maliyetine ulaşabilmektedir. İleri biyolojik sistemler kullanıldığında birçok arıtma ve terfi için bu dezavantajların tümü giderilebilmektedir. Son olarak hem arıtma hem de terfilerde kullanılacak her tür biyolojik koku giderim sistem seçiminde, medya ve prosesin üreticiden üreticiye değiştiğini, ufak farklılıkların bile kullanımda, performans, bakteri sürekliliği ve uzun vadede tıkanma açısından ciddi farklılıklar oluşturabildiğini çok net söyleyebilirim.

BU BAHSETTİINİZ BİYOLOJİK METOTLARDA DORA ÇEVRE OLARAK SİZİN FARKLILIĞINIZ NEDİR?

Son yıllardaki gelişmeler ile konvansiyonel tip biyolojik sistemlerdeki ön yıkama, kimyasal dozajı, alan ihtiyacı ve biyomedya değişimi gibi gereklilikleri ortadan kaldırdığımızı veya asgariye indirdiğimizi söyleyebiliriz. Örneğin 200 metrekareden, 10 metrekare alana düşürebildiğimiz kurulumlar mevcuttur. 100 ppm H2S girişlerinde bile % 99 üzerinde verime sahibiz ve tek kademede % 95 üzerinde toplam koku giderimi sağlayabiliyoruz. Birçok durumda kimyasal sistemler kadar küçük bir alana kurulum yapabiliyoruz, kullanıcıların işletme kolaylığı açısından varlığını bile unuttuğu sistemler kurabiliyoruz ve elektrik tüketimleri diğer tüm sistemlerden çok daha az oluyor. Özetle bizim 10 yıllık deneyimimize istinaden en önemli farkımız, garanti ettiğimiz süreden uzun, hali hazırda sorunsuz çalışır referanslarımızın olmasıdır. Biyolojik sürekliliğin, medyada tıkanma ve bozulmaların nasıl olabileceğini bilmek, buna uygun tasarım
yapmak işin görünmeyen ve müşteri tarafından uzun vadede değeri anlaşılan yüzüdür. Özellikle ileri biyolojik sistem konusunda bir Türk firması olarak dünya çapında ilk 3 firma arasında olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim.

EKONOMİK KONJONKTÜRÜN FİRMANIZA YANSIMALARI NE ŞEKİLDE OLDU? BU KONUYLA İLGİLİ ÖNGÖRÜLERİNİZ NELERDİR?

Koku giderim işleri halen dar bir pazar, buna ek olarak son iki yılda birçok büyük yüklenici ne yazık ki iflas etti ve bunların etkilerini biz de hissettik. Bu yıl da, kur dalgalanmalarının etkilerini ağır şekilde yaşadık, ancak müşterilerimize ve tedarikçilerimize verdiğimiz sözleri tutarak 2018 yılını kapattık. Resmi kurumların, özellikle KOBİ diyebileceğimiz ölçekteki yerli üreticilere karşı koruyucu olması gerektiğini düşünüyorum. Biz hangi kalitede ürün yaparsak yapalım, Almanya’daki bir idare kendi üreticisini korumak adına Türk malı ürünleri kabul etmiyorsa, bence benzer yaklaşımlar bizim kurumlarımızda da olmalı. Yerli firmaları ayakta tutmalarının uzun vadede, rekabetin sürekliliği açısından ülke ve kendi menfaatlerine olacağını düşünüyorum. Kendi konumuz özelinde ise, son dönemlerde ileri biyolojik sistem medyasında jenerik ürün sorunu yaşamaktayız ve bu sorun Çin’den ziyade Almanya, Hollanda merkezli firmalardan kaynaklanmaktadır. Bu üreticiler bizim de takdir ettiğimiz başka proseslerde sahip oldukları yüksek teknoloji ve marka değerlerini kullanarak ileri biyolojik sistemlere dair ciddi riskler içeren medya ve ürünleri piyasaya sürmektedir. Biz bu durumun benzerini 2008 yılında Almanya’dan çıkan “köpük küpler” olayında yaşadık. Bu ürünlerde kirliliğe göre belirli bir süre istenen verim yakalanabiliyordu, ancak sonrasında kurulumların çoğunda medyalar kullanılamaz hale geldi. İlgili sistemlerin işletmesinde kritik olan husus sağlamlık ve güvenilirliktir. Bu duruma dair sorunlar kısa vadede bakteri sürekliliği, uzun vadede ise medya ömrü ve tıkanma gibi sorunlar olarak tezahür eder. Nacizane tavsiyemiz, 10 yıl gibi süreyle yüksek ve dönemsel H2S girişi olan tesislerde, bu medyaların kullanıldığı referansların olup olmadığının mutlaka kontrol edilmesi yönündedir.

TÜRKIYE DIŞINDA DA FAALIYETLERINIZ YA DA YATIRIM PLANLARINIZ BULUNUYOR MU?

Bizim ürünlerimiz özellikle Arap ülkeleri için çok ideal, ancak bu ülkelerden bize gelen taleplerin çoğuna ait şartnamelerde menşei olarak batı Avrupa veya Amerika ürünleri kullanılacağı yazar ve bu nedenle istediğimiz noktanın çok uzağında kalmaktayız. Bu anlamda da her türlü işbirliğine açığız.

FİRMANIZIN REFERANS PROJELERİ HAKKINDA BİLGİ ALABİLİR MİYİZ?

Firma olarak birçok ilke imza atmış olmanın gururunu müşterilerimizle paylaşıyoruz, her sistemimizi kendi çocuğumuz gibi görüyoruz. Biyolojik sistemleri düşündüğümüzde aslında bu bakış açısı da yanlış sayılmaz. En küçük ölçekte menhol bacaları için olan aparat ve filtreleri bildiğim kadarıyla Türkiye’de ilk defa 2008 yılında DORA Çevre olarak müşterilerimize biz sunduk. En büyük ölçekte Adana Yüreğir Atıksu Arıtma Tesisi’nin koku giderim sistemini örnek verebiliriz. Bu sistemi bölgedeki en yüksek kapasiteli (gaz debisi 75.000-100.000 m3/sa) ileri biyolojik koku giderim sistemidir. Sistemde hiç kimyasal kullanılmamakta olup, hatta yıkamada atıksu arıtma tesisinin çıkış suyu kullanılmaktadır. Bu koku giderim sistemi 8 yıldır medya değiştirilmeden, ikinci kez bakteri ekilmeden, her ay EN13725 standardında koku ölçümleri yapılarak kullanılmaktadır. Hatta daha sonra 2014 yılında atıksu arıtma tesisinde yeni bölümler kapatılmış ve ek borulama ile mevcut sisteme daha yüksek debi verilmiştir. Ancak ek yapılan boru ve kapama işleri sonunda oluşan fazladan hava yükü 2010 yılında DORA Çevre tarafından yapılan mevcut koku giderim sisteminde hiçbir değişiklik veya ek yapılmadan arıtılmıştır. Sistem kurulduğundan bu yana her ay yapılan koku ölçümlerinde, bakanlığın izin verdiği değerin çok daha altında başarılı sonuçlar alınmaktadır. Özellikle resmi kurumlar, ilgili idareden resmi koku ölçümlerini isteyebilirler. İnsanların görüşleri veya amaçları farklı olabilir, sayılar ve teknik veriler her şeyi özetlemektedir.

SON OLARAK EKLEMEK İSTEDİKLERİNİZ?

Biz DORA Çevre olarak, henüz koku yönetmeliği dahi mevcut değilken birçok sunum, eğitim ve fizibilite aktivitesini ücretsiz olarak yıllarca gerçekleştirdik. Bu anlamda isteyen her
kurum ve idareye ücretsiz sunum, fizibilite, net bugünkü değer analizi gibi konularda hizmet vermeye ve bilgi paylaşmaya hazırız. 10 yıllık deneyimimiz sonucu gördüğümüz kadarıyla,
birçok tesis için ileri biyolojik sistemlerin, diğer sistemlere kıyasla kurumlara yıllık reel maliyeti daha düşük olmaktadır. Ancak bu nispeten yeni teknolojilerin yaygınlaşması, idarelerdeki ve kurumlardaki karar vericilerin seçimi ile mümkündür. Bugün özellikle kamu ihalelerinde/ alımlarında şartnameye hangi arıtım tekniğinin kullanılacağı yazılırsa, firmalar bu tekniği vermekle yükümlü olacaktır. Yüklenici seçimine kalan durumlarda da birçok yüklenici ticari açıdan haklı olarak ilk yatırım maliyeti düşük çözümlere yönelmektedir. Karar vericiler kendi tesislerine çok uygun olması durumunda bile, bu sistemler yerine eski sistemleri tercih ederlerse, bu yeni sistemler daha uzunca bir süre yaygınlaşamayacak. Sonuçta biz devletin büyüklüğü yanında çok küçük bir aktörüz ve ne yaparsak yapalım mevcut kimyasal bağımlı döngüyü ve statükoyu kırabilecek kişiler de sadece karar vericilerin kendileridir.